Mantık, Yürek ve Zor Zamanda Sevmek
11 Ağustos 2013 Pazar Saat 00:38
İnsanın mantığı, yüreğindeki ateşi söndürmek isteyen itfaiye görevlisi gibidir. Daha başka bir deyimle, sürekli olarak “mantığını” ön plana çıkaranlar,“sevginin” önlerine koyduğu zorluklardan kurtulacaklarını zannederler ve yüreklerindeki sevda ateşini mantıkları ile söndürmek isterler.
Mantığının, yüreğindeki ateşi bastırıp külleyeceğini sananlar, kendi kendileri için “olumlu şartlar” arar ve mantıklarına göre olumsuz görünen gelişmelerin önünü kesmeye çalışırlar.
Mantık, insanın önüne sürekli olarak şart, eğer ve çünkü ögeleri ile yolunsonunu getirir. Yani; “Seni sevebilmem ve senin için fedakârlık yapabilmem için şartların uygun olması, daha doğrusu şartları mantığımın kabul etmesi gerekir!” gibi bir düşünce çıkar ortaya.
“Bu sevginin, ya da yolun sonunda acı, gözyaşı, hasret, gurbet olmayacaksaeğer, seni sevmeyi, seninle olmayı düşünebilirim!” fikri gelişir mantıklı insanda.
“Seni sevebilirim, fikirlerine, sevgine, yüreğine değer verebilirim çünkü bu yolun sonunda herhangi bir zorluk, güçlük, imkânsızlık görünmüyor!” tarzında bir yaklaşım belirginleşir mantığında insanın.
Hâlbuki mantık hiçbir zaman “yürek sıcaklığında akan sevgi ırmaklarının”önünü kesememiş, sevda ateşlerini söndürememiş, her şeye rağmensevmek isteyenleri yollarından döndürememiştir. Çünkü “sevgi, şartların uygunluğunu beklemeyi, eğer ve çünkülere dayalı yaklaşımları” kabul etmez.
Sevginin bir diğer adı da çiledir, katlanmaktır, fedakârlıktır zaten.
Hasretle, gözyaşları ile insanın içinin kirlerini yıkamasıdır.
İnsanlardan bir insan olmanın dışına çıkarak yücelmesidir.
Sevdiğinin adını dağlara, taşlara, yeryüzü ve gökyüzüne, çiçeklere, ırmaklara yazdırmak; kurtlara, kuşlara ve tüm insanlara ezberletmektir esas olan.
Esas olan Ferhat olup dağları delmektir, Şirin için...
Kerem gibi yanmaktır Aslı’nın sevgisi adına...
Leylâ olup Mecnun’un yüreğine düşmek ve orada erimektir sonsuza kadar;eğerleri, çünküleri, şartları düşünmeden.
Yunus olmak değil midir önemli olan!..
Yunus olmak ve şartlar ne olursa olsun “Bana seni gerek seni!” diyebilmektir aslolan.
Evet.. Ben böyle düşünüyor ve inanıyorum.
Evet.. Ben böyle sesleniyorum “her şeye rağmen” sevdiğime.
Ey sevgili:
Ben olumsuzluklardan korkmuyorum seni severken.
Şartların uygunluğunu aramıyorum.
Bazı unsurların derinliği ve seni sevmemem için yoğun çaba harcayan büyük güçler ürkütmüyor beni.
Sırtımdaki bıçak yarasına, alnımdaki baht karasınada aldırmıyorum.
Yolun sonunda bir “ümit ışığı” görüyorum sana kavuşmak için.
Sevdanın ateşini mantık kuruluğu ile söndürmek ve kendimi senin yolundandöndürmek istemiyorum.
Ve...
Ben seni “her şeye rağmen” seviyorum...
Yüreğimi kardelen çiçekleri ile doldurup sevgi sıcaklığında akan ırmaklaraboşaltıyorum; denizlere, okyanuslara ve sana ulaşsın diye.
Bir bebek saflığında çıkıyorum sevgi yamaçlarını.
Düşe kalka yürüyorum, emekliyorum.
Gözlerim yollarda, kulağım seste.
Seni bekliyorum!
|