AKBIYIK, BiR DÜNYA MÜZİK DERGİSİNDE
01 Ocak 2023 Pazar Saat 22:35
ABUZER AKBIYIK “BİR KÜLTÜR ENVANTERİMİZ OLMALI”
BiR DÜNYA MÜZİK /TRT Aylık Müzik Dergisi Sayı:75 Ekim-Kasım 2022 BİR DÜNYA SOHBET ABUZER AKBIYIK :“BİR KÜLTÜR ENVANTERİMİZ OLMALI”Hazırlayan: Nesrin Büyükturan Derleme çalışmalarının önemli aktörlerinden biridir derlemeciler. Biz de 1970 yılından beri halk kültürü üzerine araştırma ve derlemeler yapan alanında önemli isim, şair yazar ve derlemeci Abuzer Akbıyık’a öğrenmek istediklerimizi sorduk. Derleme ve incelemeleri çok sayıda dergi ve gazetede yayımlanan Akbıyık, TRT’nin folklor konulu belgesellerine danışmanlık yapmış, derlediği türküler TRT repertuarına alınmış, bu türkülerin hikayelerini kitaplaştırmış, belgesel film olarak çekilmiş bir kültür sevdalısı. Bir derlemecinin er meydanı sayılan sahada uzun yıllar çalışmış, Kazancı Bedih gibi “yok” dedi mi bir daha ağzından tek kelime alınamayan ustaların, deyim yerinde ise kapısında yatıp derleme yapmış, tecrübeli ve donanımlı bir derlemeci olan konuğumuzla deneyimleri üzerinden bir sohbet gerçekleştirdik. Biz kendisinden çok feyz aldık, umarım sizler de beğenirsiniz. 1970 yılından beri halk kültürü üzerine araştırma ve derlemeler yaptığınızı biliyoruz. Bir kültür sevdalısı olarak sizce türkü derlemelerinin kültürümüz için anlamı nedir? Kültürümüzün özünü Halk Kültürü oluşturur. Halk kültürünün de en önemli kaynakları halkın bağrından kopup gelen türkülerdir. Türküler bize, tarihimizi, gelenek ve göreneklerimizi, sosyal hayatımızı, yaşama dair duygu ve düşüncelerimizi anlatır. Bu nedenle bir milleti tanımak için onun Türkülerini dinlemek yeterlidir. Somut olmayan kültürel mirasımız olan Türküler, türküyü yakan, besteleyen, söyleyen kişinin vefatı ile yok olup gitmektedir. Bu nedenle türkülerimizin derlenmesi, arşivlenmesi, değerlendirilerek halkın istifadesine sunulması, türkülerin yaşatılması ve bizden sonraki nesillere aktarılması açısından çok önemlidir. Bir milletin kültür varlığı kadar çoksa, o milletin kültürü o kadar zengindir. Zenginliğin ortaya konulması için varlıkların somut olarak tek tek ortaya konulması gerekir. Şair Bedri Rahmi Eyüpoğlu'nun " Şairim, zifiri karanlıkta gelse şiirin hası, ayak seslerinden tanırım. Ne zaman bir köy türküsü duysam, şairliğimden utanırım.” dediği, acımızı, sevincimizi, sevgimizi döktüğümüz "Kaç tane türkümüz, uzun havamız ve oyun havamız vardır?" bunu bilmiyoruz. Bir başka ifade ile “Türkiye Cumhuriyeti'nin bir müzik envanteri yoktur. “ Birçok Avrupa ülkesinde bu envanter çalışmalar yıllar önce bitirilmiştir. Mesela; Almanya'daki halk şarkıları arşivinde herkesin incelemelerine imkan verecek şekilde tasnif edilmiş 214. 000 halk şarkısı bulunmaktadır. Arşiv sayısı en geniş olan TRT'de yaklaşık 7.000 Halk türküsü kayıtlıdır. Buna göre Türkiye'deki çalışmaların hangi düzeyde olduğunu kıyaslayabiliriz. Bu nedenle, derlemeler, kültürümüzün tespit, yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması yanında müzik envanterimizin ortaya çıkarılması açısından de çok önemlidir. İşte Kültürümüzü yaşatmak, geliştirmek, tanıtmak, bizden sonraki nesillere taşımak ve kültürel zenginliğimizi ortaya koymak için , Türkçe başta olmak üzere, Türkiye’de konuşulan her dildeki müzik eserlerini derlemek, tespit etmek, bir araya getirerek arşivlemek, müzik envanterini çıkarmak gerektiğine bütün kalbimle inanıyorum. Bir adım ötede “Türkiye Müzik Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi” kurulmalı, eserler paylaşılmalı ve müzik zenginliğimiz bütün dünyaya tanıtılmadır. Kendi yörenizde çalışırken ne gibi bir yol izlediniz, nasıl bir yöntem belirlediniz ve yöreye hâkim olmanızın getirileri neler oldu? Şanlıurfa’da Sıra gezme geleneği vardır. 10-12 kişilik arkadaş gurupları bir araya gelerek, sıra ile, haftada bir gün bir arkadaşın evinde toplanırlar. Sıra ile yapıldığı için buna sıra gecesi denir. Sıralar her hafta birinin evinde olduğu gibi bazen de kiralanan Taş yapılı bir Urfa evinde de sürdürülür. Bu eve “Oda” denir. Bu gecelerde sohbet, muhabbet edilir, sıra arkadaşları müziğe meraklı ise gecenin bir bölümünde müzik icra edilir. Çiğköfte, tatlı yenir, acı kahve(mırra) içilir. Her sıranın bir başkanı vardır. Sıra Gecesi, kendine has kuralları ile Şanlıurfa’da yıllardan beri sürdürülen bir gelenektir. Ben çocukken babamın sırasına katıldım, 1980’li yıllardan itibaren ben de kendi arkadaşlarımla düzenli olarak sıra gezmeye başladım. 25 yıldan fazla Sıra başkanlığı yaptım. Sıramızda, esnaf, sanayici, memur, doktor gibi çeşitli mesleklerden arkadaşlarımız vardı. Sıramızda çalan ve okuyan arkadaşlarımızla kendi zevkimiz için müzik icra ederdik. Zaman zaman sıra gecemize, bizlerden daha yaşlı olan dönemin ünlü müzik ustalarını da davet ederdik. Bu yönü ile Sıra gecesi Usta-çırak geleneğinin sürdürüldüğü bir Halk konservatuarı işlevini görürdü. Sıra Gecelerinde, Tenekeci Mahmut Güzelgöz, Kazancı Bedih, Beki Bakır (Yurtsever), Halil Hafız (Uzungöl), Ahmet Abe (Uzungöl), Kurrik Mahe (Sağlamkol) Culhe Hafız, Dellek Mahmut Hafız (Akağun), Dede Osman (Aydın), Mustafa Şahin, Bedirhan Kırımızı, Fazoyun oğlu Mustafa, Mustafa Savaş gibi dönemin pek çok ünlü müzik ustası ile tanışma onlarla oturma, onları dinleme fırsatım oldu. 1980’li yıların başında Halk Kütüphanesinde çalışmakta olan Kaynak kişi Tenekeci Mahmut Güzelgöz’e her hafta gidip anlattıklarını daktilo ile yazdım, kaybolmasın diye ertesi günü bunları Hizmet Gazetesine verip yayınlattım. Arkadaşım Sabri Kürkçüoğlu ile daha sistemli bir derleme yapmaya karar verdik. Kaynak kişileri ziyaret ettik, ses kaydı aldık. Salih İlhan ve Mustafa Çıkkan arkadaşlarımız da fotoğraflarımızı çekti. 1990 yılı yıllardan sonra bazı derleme çalışmalarımızı video kamera ile yaptık. 1993 dan itibaren yerel bir televizyonda ve radyoda program yaptım. Bu programlara kaynak kişileri davet ettim ve derleme formatında sorular sorup kayıtlar yaptım. Böylece pek çok kaynak kişi ve yöre sanatçısının ses ve görüntülerini kaydettim. Biyografilerini ve müzikle ilgili bilgileri, okudukları eserleri kaydettim. Araştırmalarım sonucunda sanatçı, kaynak kişi ve bestekarların el yazılı defterleri, nota kağıtları, fotoğraflarını buldum. Müzik meraklısı kişilerden 1960 yılından sonra mahalli olarak doldurulan fasıl bantlarını bularak arşivime aldım. Özet olarak söylemem yaklaşık 40 yıl içinde kaynak kişilerle bir bir görüşerek, yazılı kaynaklara, görsel ve işitsel kaynaklara ulaşarak Şanlıurfa halk müziği ile ilgili derlemeler yaptım ve önemli sayıda bant ve dokumandan oluşan bir arşiv oluşturdum. Müzik ustaları tarafından okunmuş, yüzlerce şarkı, türkü, gazel, hoyrat, mani, deyiş ve ilahilerin yer aldığı bu ses kayıtları Şanlıurfa müzik kültürünün önemli mirasıdır. Yarın bu dünyadan göç ettiğimde bu arşivin kaybolup yok olmasına gönlüm razı olmuyor. Bu kayıtların dijital ortama aktarılması ve bizden sonraki nesillere aktarılması gerekiyor. Bin adedin üstünde dar bant ve kasetten oluşan ses arşivimi TRT kurumu, dijital ortama aktarırım derse, bir protokol yaparak, bantların tamamını bedelsiz olarak vermeye hazırım. Bana sadece dijital bir kopyasını versinler yeter. Başka bir talebim yoktur. Çalışmalarınız sırasında karşılaştığınız sorunlar oldu mu, olduysa nasıl çözdüğünüze dair bize neler söylersiniz? Derleme çalışmalarımızda elbette ki zorluklarımız oldu. Şimdi insana tuhaf geliyor ama samimi olarak söylüyorum, bu derleme çalışmalarını yaptığım sırada şahsımın, bir ses kayıt cihazı, bir fotoğraf makinesi, bir kamerası yoktu. Ama, araştırma, derleme aşkı imkânsızlık tanımıyordu. Her seferinde bir arkadaşım bu cihazları getirerek bize yardımcı olurdu. Örneğin 1985 yılında Müzik ustaları Tenekeci Mahmut Güzelgöz ve Kazancı Bedih, Mustafa Savaş’ın, yine o günün genç sanatçıları Halil Sezgin, Mehmet Delioğlu, Bahattin Balyemez, Yaşar Özden, Naci Yoluk, Arif Çelik, Bakır Karadağlı, Çetin Özden, Halil Yücetepe, Mehmet Güzelgöz’nin katıldığı bir program düzenledim. Tenekeci Mahmut’un evinde yapılan bu organizasyona arkadaşlarım Osman Güzelgöz, Müslüm Öncel, Mahmut Yeşildağ bana yardımcı olarak katkıda bulundu. Gidip gelmek için Belediyeden minibüs istedik. Ses kaydını, Bantçılık yapan arkadaşım İzzet Özdemir yaptı, Kamerayı, video bant kiralama işyeri olan Ali Basmacı getirdi, Kamerayı TRT eski kameramanlarından arkadaşım Salih İlhan kullandı. Program öncesinde Tenekeci Mahmut ve Kazancı Bedih ile röportaj yaptım, hayat hikayelerini kaydettim, daha sonra da makam geleneği içinde müzik faslı yapıldı. Urfa türküleri hoyrat ve gazeleler okundu. Küçük bir odada gerçekleştiğimiz bu programı kamera ve teyp cihazı ile kaydettik. Bu ses ve görüntü kaydının kopyası yurtiçi ve yurt dışında yüzlerde meraklısına ulaştı. Derleme yapmak öyle kolay bir konu değildir, verim alabilmek için kaynak kişinin uygun zaman ve saatini bulmanız gerekir. Ben Kazancı Bedih ile derleme yapmak için 6 ay çeşitli vesilelerle işyerine uğradım, halini hatırı sordum. 6 ay sonra ancak “sizinle bir derleme çalışması yapabilir miyim?” diyebildim. Kazancı Bedih gazel okumasında usta idi fakat konuşmayı çok sevmezdi. Bir kere “yok“ dedi mi daha görüşme imkanım kalmayacaktı, bu nedenle 6 ay boyunca gidip geldim ve “evet” diyeceği ortamı bekledim ve sonunda derleme çalışmasını yaptım. Urfalı Babi den derleme yapmak için Urfa’dan Mersin’e gittim, çeşitli kişileri aracı koydum, orada üç-dört gün kaldım. Ondan sonra derlemeyi yapabildim. Urfa’da bazı müzik meraklıları Müzik ustalarını, mahalli çalan söyleyenleri evine davet ederek onlara ikramda bulunur ve o gece yapılan müzik faslını Sony, TK248 Grundig marka teyplerle banda kaydeder. Ünlü bir mahalli sanatçımıza evinde bant yapan kişi, banttın kopyasını başkasına vermemek üzere yemin etmişti. (Şanlıurfa’da bu tür bantlara Yeminli Bant denir) etmişti. Bu ses kaydının kopyasını alabilmek için yıllarca bekledim. Yıllar sonra bant yaptıran kişi vefat edince, oğlu bana kopyasını verdi.
Teknoloji gelişiyor, telefonlar sayesinde kayıt yapmak çok kolaylaştı. Bu dönemde bölgenizde hâlâ derlenecek türkü kalmış mıdır? Bu konuda yeni çalışmalar yapılmalı mıdır? Ülkemizde inanılmaz kültür zenginliği var, bu nedenle derlenecek daha pek çok türkü ve oyun havası olduğuna inanıyorum. TRT Müzik Dairesi Başkanlığı Derleme gezisi ekibi ile 2019 yılında Şanlıurfa’ya gittik ve 316 adet türkü, uzun hava ve oyun havası derledik. 10 günlük süre içinde ancak şehir merkezi, Birecik, Siverek ve Hilvan ilçelerine gidebildik ve sınırlı sayıda kişi ile görüşebildik. Urfa’nın diğer 7 ilçesinde ve müziğin zengin olduğu belde ve köylerine gidemedik. Pek çok kaynak kişinin görüşme talebine cevap veremedik. “Bu deleme çalışmaları sürecek, bir dahasına inşallah” diyerek görüşme taleplerini geri çevirmek zorunda kaldık. Ebetteki teknoloji gelişti, cep telefonu ile kayıt veya online görüşme imkânı çıktı, bu yöntemle de derleme yapılabilir fakat bence; derleme için ilgili yöreye gidilmeli, oranın havası teneffüs edilmeli, Kaynak kişilerle yüz yüze görüşmeler yapılmalıdır. En sağlıklı yöntem budur. Derlemeler bir kez değil, belirli aralıklarla sürekli yapılmalıdır. |