Urfa mahalli çocuk oyunları içinde en çok sevilen ve zevkle oynanan bir oyundur. Zevkli olduğu kadar oldukça da yorucu olan bu oyunu genillikle 9-15 yaşları arasındaki çocuklar oynar.
Çok hareketlilik, kıvraklık ve çabukluk isteyen bir oyundur. Bu oyunun diğer bir özelliği de çok uzun ve yorucu olmasıdır. Ayrıca “Birdirbir” oyunun kendine has kuralları ve her atlayışta söylenen ayrı tekerlemeleri vardır. (oyunda söylenen bu tekerlemelerin nereden geldiği, niçin söylendiği hakkında bir bilgiye sahip değiliz.
Oyunu oynayacak çocuklar aralarından birisini “Ebe” seçerler. Ebe olan bu oyuncu yüzü yere paralel gelecek şekilde siner (eğilir), diğer oyuncular da yine aralarında oyunu idare edecek olan başka bir ebe seçerler idareci olan bu çocuk bütün hareketleri önce kendisi yapar sonra diğer oyuncular aynısını yaparlar. Sıraya dizilen oyuncular oyunu oynamaya başlarlar.
“Birdirbir” yerde yatan oyuncunun üzerinden atlayan ebeyi diğer oyuncular sırayla takip ederler. Atlayamayan, düşen oyuncu “ölür” ve yere eğilmiş olan 1. Ebenin yerine kendisi yere eğilir. Bütün oyuncular bu şekilde “birdirbir” diyerek, eğilmiş olan ebenin sırtına ellerini vurarak üstünden atlamalarından sonra; oyun ebesi bu defa “ikidir iki, tilkinin.. iki..b.” diyerek birinci şekliyle yeniden atlar. Oyuncular yine ebeyi takip ederek atlamalarını sürdürürler. Daha sonra oyunun üçler bölümüne geçilir. Buradaki tekerleme ise, “üçtür üç, lümbürlüç” şeklindedir. Bu bölümden sonra oyun biraz daha zorlaşarak sürür. Dördüncü atlayışta ebe “Dörttür. Üt vuran ebe” der ve yerde eğilenin herhangi bir yerine . ötünü vurmadan atlar. Oyuncular da aynı şekilde atlarlar. Bu esnada ötünü eğilen ebeye vuran oyuncu “ölür” ve yerdeki ebinin yerine eğilir.
Beşlere geçilir. Ebe “beş sürmeden geç” diyerek atlar. Bu atlayışta da ellerden başka vücudun hiçbir tarafı yerdeki ebeye değmiyecektir.
Altıncı bölümde ebe “altıdır fesler kondu” der ve medil veya benzeri bir şeyi yerdeki ebinin sırtına bırakarak atlar. Diğer oyuncular da sırayla atlarlar ve ebenin bıraktığını düşürmemeye çalışırlar. Düşüren yerdekinin yerine ebe olur. Yedinci bölümde ise ebe “yedidir yerinden kalktı” diyerek bir önceki bölümde bıraktığı mendil (veya benzerini) alır. Diğer oyuncular yine sırayla atlarlar.
Oyunun sekizinci bölümü oldukça zor, heyecanlı ve yorucudur. Ebe “sekizim semsek tek ayak” diyerek yere eğilmiş olan oyuncunun üzerinden atlar ve karşı tarafa düşerken tek ayak” diyerek yere eğilmiş olan oyuncunun üzerinden atlar ve karşı tarafa düşerken tek ayak üzerinde durur. Diğer oyucular yine aynı şekilde atlarlar. Ebe tek ayak üzerinde dolaşmaya, diğer oyuncuları mahalle aralarında gezdirerek, yüksek yerlerden aylayarak yormaya çalışır.
Oyuncular ancak ebe izin verdiğinde dinlenebilirler. Bu sırada oyunculardan yere çift ayakla basan veya ebeden izinsiz dinlenen olursa yere eğilen oyuncu tarafından yakalanır ve onun yerine yere eğilir. Sekizinci bölüm bu şekilde zevkli bir biçimde devam eder.
Dokuzuncu kısımda ebe “Dokuzum durak” der ve atlayışını yaparak yerdeki oyuncunun yanıbaşında bir yerde durur. Diğer oyuncular sırayla aynı şekilde atlayışlarını yapar. Oyuncuların birbirlerine değmeleri ve atladıktan sonra kıpırdamaları halinde oyuncu ebe olur ve yere eğilir.
Onuncu defa yapılan atlayışta ebe “On’um vurak” der ve eliyle (yumruğuyla) yere eğilen oyuncunun sırtına vurarak atlayışını yapar. Diğer oyuncular kendisini izlerler. Vurmak istemeyen oyuncu “Bağışladım der ve vurmadan atlayışını yapar.
Ebe “onbirim yağlı çörek” diyerek onbirinci atlayışını yapar ve yine elindeki herhangi bir eşyayı (taş, tahta, bez vs.) ebenin sırtına bırakır. diğer oyuncular da bu bölümde bu tip bir eşyayı atlarken ebenin sırtına bırakmak zorundadırlar. Bu eşyaları bırakmayan veya bırakılan eşyaları düşüren oyuncu ebe olur.
Onikinci bölümde ebe “onikim fıstık kırmak” diyerek eline aldığı iki taşı birbirine vurup atlayışını yapar. Oyuncular da yine aynı şekilde atlarlar.
“Onüçüm ceviz kırmak” diyerek yapılan bu bölüm atlayışı onikinci kısmın bir benzeridir.
Ondördüncü bölümde oyun başka bir şekle bürünür. Yere bir daire çizilir. “Ondördüm postal teki” diyerek yere eğilmiş olan oyuncunun üzerinden atlanılır. Daha sonra oyunculardan biri ebenin gözlerini kapatır. Ebenin eline bir postal teki (ayakkabı teki) verilir. Diğer oyuncularda belirli bir uzaklığa gider. Saklanırlar, koşarlar. Ebenin gözü açılır. Elindeki ayakkabı (postal) tekini ebe çocuklara doğru fırlatır. Kimi vurursa kendisinin yerine o ebe olur. Ebe ayakkabı tekini fırlattığı zaman vurulmayan çocuk koşarak çizilen dairenin içine tükürse ebe onu bir daha vuramaz. Bu şekilde ebe postalı fırlatmaya devam eder. Bütün oyuncular yerdeki daireye tükürürlerse oyunun diğer bölümlerine geçilir.
“Onbeşim jandarmalar” denilerek, devam eden “Birdirbir” oyunun bu bölümünde yere eğilen çocuğun sağına soluna paralel iki çizgi çizilir. Diğer oyuncular “onbeşim jandarmalar” diyerek birinci çizgiden diğer çizginin arkasına atlamaya çalışırlar. Çizginin içine düşen ölür ve kendisi yere eğilir.
Onaltıncı bölümde yere eğilen ebenin yan tarafına bir çizgi çizilir. Diğer oyuncular da sırayla “Onaltım balıklama” diyerek yerde yatan çocuğa (eğilen çocuğa) hızla göğüs vurarak onu çizginin dışına çıkarmaya çalışırlar. Bu bölümde yanlış yapan veya yapamayan oyuncu ölmez.
Birdirbir oyunun onaltı bölümü tamamlandıktan sonra bu defa yerde yatan ebeyi hırpalamak için “Toplar” paslı başlar. Yirmiye kadar devam eden oyuncular atlarken ellerini yumruk şeklinde ederek hızla yerde yatan çocuğun sırtına vururlar, vururlarken de;
“Onyedim Rus Topu”
onsekizim Alman Topu”
Ondokuzum İngiliz Topu”
Yirminci Türk Topu”
Son atlayışta “Türk Topu” derken çok hızlı şekilde vurarak atlarlar. Bu toplar bölümünde, toplar söylenirken yerde yatana vurmak mecburi değildir. İsteyen vurur isteyen vurmaz, yalnız vurmayanın atlarken “bağışladım” demesi gerekir. Toplar bölümü’nden sonra “Birdirbir” oyunu son bulur.
Böylece sona eren oyuna yeniden başlanır. Ya tekrar eski çocuk yere yatar veya kur’a çekilerek yere yatacak belirlenir. Veyahut ta ölen çıkmazsa o çocuk yere yatar. Bu oyunun diğer bir kuralı da; oyunun neresinde olursa olsun kuralları çiğneyen (atlarken yanlış atlayan, ebenin dediğini yapmayan, düşen vs.) ölmüş sayılır ve bu kişi yere yatar