SİVİL MİMARİ
Yrd. Doç .Cihat Kürkçüoğlu *
A. SARAYLAR
1. Yazılı Kaynaklarda Geçen Saraylar
Urfa'daki Osrhoene (Edessa) Krallığı saraylarının bugünkü Ayn-ı Zeliha ve Halil-ür Rahman göllerinin bulunduğu çevrede olduğu ve miladi 201, 413 ve 525 yıllarındaki sel afetlerinden bu sarayların büyük zarar gördüğü tarihçiler tarafından kaydedilmektedir. Bu sarayların mimari kalıntıları günümüze kadar gelememiştir. Bunlardan Kışlık Saray, Beth Tabara'da (şimdiki kalenin bulunduğu alan), Yazlık Saray ise balıklıgöllerin etrafındaydı.
Urfa'daki sarayların adları hakkında Evliya Çelebi'den önemli bilgiler elde etmekteyiz. Evliya Çelebi: "..... Bağlı, bahçeli, akarsulu, hamamlı büyük sarayları vardır. Meşhurları Tayyar Mehmed Paşa Sarayı, oğlu Ahmet Paşa Sarayı (ki bu zat cömertliğiyle tanınmıştır), Paşa Sarayı, Molla Sarayı, Gezerpaşa Sarayı, Celali Kadı Sarayı, Sardoğlu Mustafa Paşa Sarayı ve Ali Paşa Sarayı..." şeklinde Urfa'daki saraylardan bahsetmektedir. Bu saraylardan günümüze ulaşan olmamıştır.
Rakka-Urfa valisi Yusuf Paşa h. 1122 (m. 1710) tarihli vakfiyesinde, Yusuf Paşa Camii'nin kuzeyinde "Valiler Sarayı" adında bir saray yaptırdığını kaydetmektedir. Yusuf Paşa'nın yaptırdığını söylediği bu saray, kanaatimize göre bugünkü Sarayönü semtine adını veren ve günümüzden 40-50 yıl öncesine kadar ayakta olan "Eski Saray" olmalıdır. Elimizde mevcut eski fotograflardan tanıdığımız, Osmanlı döneminde Hükümet Konağı olarak kullanılan bu saray, şimdi Harran Üniversitesi Mediko-Sosyal Merkezi'nden Köprübaşı'na doğru uzanmakta ve Saray kapısı ile Hacı Kâmil Köprüsü'ne açılmakta idi.
B. KÖŞKLER VE KONAKLAR
Urfa'da, şehrin ileri gelen ve varlıklı bazı kişileri tarafından genellikle güzel manzaralı mevkilere küçük birer saray niteliğinde köşkler ve konaklar yaptırılmıştır. Ömer Paşa Vakfına ait h. 1194 (m. 1780) tarihli vakfiyeden, Bişar Paşa Konağı adında bir konağın Urfa'da mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
Kesme taştan inşa edilen Kürkçüzâde Mahmûd Nedim Efendi Konağı, Osman Efendi Konağı, Ömer Edip Efendi ve Şair Sakıb Efendi Konağı, Hacıkamilzâde Yusuf Ziya Efendi Konağı, Sakıplardan Halil Bey'in Aynalı Köşkü, Urfa'daki konak ve köşk mimarisi örneklerindendir. Ayrıca 1983 yılında yıktırılarak yerine Cebeci İşhanı yaptırılan Vali Konağı kesme taşın modern mimariye uygulanışını temsil eden ilk örnek binalardan olması nedeniyle önem taşımaktaydı.
1. Mahmûd Nedim Efendi Konağı
Atatürk Mahallesi'ndeki Kehriz Sokak ile Hastane Caddesi arasına Kürkçüzâde Mahmûd Nedim Efendi tarafından 1903 yılında yaptırılmıştır. Avrupa mimarisi ile geleneksel Urfa evi mimarisinin kaynaştığı bir özelliğe sahip olan ve oldukça geniş bir alana yayılan konak, haremlik ve selamlık bölümlerindeki yapılardan meydana gelmiştir. Haremlik bölümünü oluşturan kesme taştan iki katlı yapının doğuya bakan esas cephesi ortada bir eyvan ve zarif sütunlarla teşkilatlandırılmış ; bu cephenin iki yanına eyvandan öne taşan bir görünüm verilmiştir. Doğu cepheye nazaran daha az hareketli olan batı cephede dikdörtgen ve elips pencereler ile ortasından ince sütunlarla ayrılmış, eyvan fonksiyonu gören üç gözlü büyük bir pencere bulunur.
2. Küçük Hacı Mustafa Hacıkâmiloğlu Konağı (Vilâyet Konukevi)
Şanlıurfa merkezinde, Vali Fuat Bey Caddesi'nin (Büyükyol) Halil-ür Rahman Gölü'ne yakın kesiminde Selahaddin Eyyûbi Camii'nin batısındadır. Bu konak, emekli valilerden Cemal Mirkelam-oğlu'nun varislerini temsilen sağladığı maddi ve manevi fedakarlık neticesinde Şanlıurfa Valiliği'nce İl Özel İdaresi adına 1991 yılında satın alınarak restore edilmiştir.
Bu tarihi konak 19. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiştir (1890 yılları). Haremlik ve selamlık bölümleri vardır. Konakta inşaat malzemesi olarak ünlü "Urfa Taşı" kullanılmıştır.
İki katlı selamlık bölümüne kuzey cephedeki sokak kapısından girilmektedir. Selamlık bölümünün zemin katında develik, bir tuvalet ve hizmetçi odaları yer alır. Erkek misafirlere ayrılmış olan ikinci kat, odalarla teşkilatlandırılmıştır. İkinci katın kuzeye bakan cephesinde ortası sütunla iki göze ayrılmış eyvan fonksiyonunu gören iki mekân bulunur. Güney cephenin ortasında yer alan benzer eyvanın döşeme kısmı merdivenle teşkilatlandırıldığından burası dekoratif bir fonksiyona kavuşmuştur. Selamlığın güneyinden haremlik kısmına geçilmektedir.
Konağın haremlik bölümü, selamlığın aksine modern mimarinin çizgilerinden tamamen sıyrılarak geleneksel biçimde inşa edilmiştir. Bu bölümdeki mekânlar geleneksel bir Urfa Evin'in vazgeçilmez ögesi olan, havuzlu bir 'hayat'ın (avlu) çevresinde yer almıştır. Hayat'ın doğu cephesinde ön tarafı 'gezenek'li (balkon) iki oda ve bunların bodrum katında 'zerzembe' (kiler) yer alır. 'Tandırlık' hayatın güneydoğu köşesindedir.
Hayatın güney cephesi revaklı olup bu cephede altta ve üstte olmak üzere birer oda, orta kısımda bir sarnıç bulunmaktadır. Batı cephede haremliğin sokağa açılan kapısı, iki yanında birer tuvalet ve duvar üzerinde ortadan bir sütunla iki göze ayrılmış 'kuş takası' (kuş evi) bulunmaktadır.
3. Sakıb'ın Köşkü
1796-1876 yılları arasında yaşayan Şair Sakıp Efendi tarafından yaptırılan bu konak, Halepli Bahçe içerisinde bulunur. Nedim Efendi Konağı gibi haremlik ve selâmlık bölümlü olarak geniş bir alanı kaplar. 1985 yılında Şanlıurfa Belediyesi tarafından onarılmıştır. Halen Park ve Bahçeler Müdürlüğü olarak kullanılan iki katlı konak, doğu batı istikametinde dikdörtgen planlıdır. Alt katta kuzey cephede ortada beşik tonozlu büyük bir eyvan ve yanlarında birer oda yer alır. Çatıyla örtülü ikinci katın ön tarafı, ortası sütunlu iki kemerle gezenek olarak teşkilatlandırılmış ve yanlara odalar yerleştirilmiştir. İkinci katın doğusunda yer alan odanın duvarlarını Sakıp Efendi'nin mavi boyalı ahşap üzerine ta'lik hattıyla yazılmış h. 1263 (m. 1845) tarihli şiiri dolaşır. Konağın da bu tarihte yapıldığı tahmin edilmektedir. Konak avlusunun batısında soğukluk, sıcaklık ve külhan bölümleri olan küçük bir hamam bulunur.
C- GELENEKSEL ŞANLIURFA EVLERİ
1. Şanlıurfa Evlerinin Bölümleri ve Genel Özellikleri
a. Sokaklar
Dar ve yüksek duvarlı sokaklar, sokağa taşkın çıkmalı ikinci kat odalarıyla (çardak-köşk), soğuk demir işçiliğinin ürünü olan stilize bitkisel süslemeli pencere kafesleriyle, "Kabaltı" denilen ve sokağın 5-10 metrelik bir bölümün örten beşik tonozlu kapalı kısımlarıyla, "Tetırbe" tabir edilen çıkmazlarıyla, meydanlarıyla ve bazalt taş (karadaş) döşemeli yollarıyla bölgeye özgü bir görünüm verirler.
Yusuf Paşa Mahallesi Vezir Hamamı doğusundaki Zincirli Sokak ile Yıldız Meydanı'nın kuzeydoğusundaki Yorgancı Sokak, bütün bu özellikleri üzerlerinde taşıyan en güzel sokak örneklerindendir. Sultan Hamamı'ndan Kale Boynu'na çıkan Hacı Abo Yokuşu üzerindeki meşhur Hacı Abo Kabaltısı, çok sayıdaki kabaltıların en uzunudur. Horoz Tetirbesi, Reji Tetirbesi, Bekmez Tetirbesi, Urfa'nın en uzun çıkmaz sokağı olan ancak bugün yıkılmış bulunan Molla Ali Tetirbesi, çıkmaz sokakların başlıcalarındandır. Su Meydanı, Bidik Mey-danı, Karpuz Meydanı, Hokka Meydanı, Bıçakcı Meydanı, Ellisekiz Meydanı, Türk Meydanı gibi meydanlar, sokakları birbirine bağlayan önemli kavşak noktalarıdır.
b. Sokak Kapıları
Oldukça görkemli olarak planlanmış sokak kapıları, malzeme yönünden tahta, tutya (çinko) kaplamalı tahta olmak üzere iki gruba; şekil yönünden ise "tek çenetli" (bir kanatlı), "çift çenetli" ve "enikli" (büyük kapı içersine yerleştirilen küçük kapılı) olmak üzere üç ana gruba ayrılır. Bu kapıların üzerlerine iri yuvarlak başlı kabara çivilerle ay-yıldız motifleri yapılmış, sanat değeri taşıyan el emeği ürünü çeşitli şekillerde tokmaklar yerleştirilmiştir. Kapı arkasındaki yan duvarlardan biri içersine yerleştirilen ve "zormak" (zoğnak) denilen ağaç "sürecek"lerle kapı emniyeti sağlanmıştır.
Sokak kapılarının alınlıklarında zengin taş süslemelere yer verilmiştir. Alınlıklarda genellikle üst sırada yatay durumda ve kapı genişliğinde bir mukarnas frizi, bunun altında ortada kitabe, sağında ve solunda geometrik motifli sekizgen rozetler bulunur.
c. Selamlık ve Haremlik Bölümleri
Urfa evleri genellikle haremlik ve "oda" denilen selâmlık kısmı olmak üzere iki bölümden oluşurlar. Bazen bu iki bölüm, aralarından bir duvarla ayrılmış ve sokak tarafından ayrı birer kapıları olan müstakil iki ev görünümünü verdikleri gibi, bazen de tek kapıyla girilen selâmlık bölümünden sonra ikinci bir kapıyla haremlik bölümüne geçilen bir plan gösterirler.
Eve gelen erkek konukların ilk olarak ağırlandıkları selamlık bölümünde küçük bir "hayat" (avlu), bir veya iki oda, eyvan, konukların hayvanlarının barınacağı büyük bir "develik" (ahır) ve tuvalet bulunur. Bitişiğindeki haremlik avlusunun ve buradaki kadınların görülebileceği endişesiyle genellikle selamlığın üzerine ikinci bir kat yapılmamıştır. Yapılmış olsa dahi bu kat haremliğe ait olup geçişi de haremliktendir.
Ev halkının oturduğu evin esas kısmını oluşturan haremlik bölümü, selamlığa nazaran daha büyükçe ve teşkilatlıdır.
Haremlik Avlusu'nun kuzey tarafında cephesi güneye bakan "kışlık eyvan" ve iki yanında "kış oturacağı" denilen birer oda, güney tarafında ise bunun simetrisi durumunda cephesi kuzeye bakan "yazlık eyvan" ve iki yanında "yaz oturacağı" odalar bulunur. Eyvan ve odalar bazen yerden 1-1.5 m. yükseklikte olup alt kısımlarında "zerzembe" (zir-i zemin sözcüğünden türemiştir) denilen kiler odaları yer alır.
Urfa evlerinde odalara kapı eninde ve odanın dar kenarı boyunca uzanan, ayakkabıların çıkarıdığı "gedemeç"ten (pabuçluk) girilir. Odanın esas oturma zemini geremeçten 20 cm. yüksekte yer almaktadır. Zengin süslemeli ahşapla kaplanmış olan oda duvarları, camlı dolaplar ve "camhâne" (aynalık-yüklük) denilen nişlerle teşkilatlandırılmıştır. Ihlamur ağacından taklit kündekari tekniğinde yapılmış oyma süslemeli oda kapıları ve pencere kanatları ayrı bir inceleme konusu teşkil edebilecek kadar motif zenginliğine sahiptirler. Ahşap süslemenin zenginliği yanında evlerin avluya bakan cephelerindeki taş işçiliği de Urfa'daki cami, han, hamam, medrese gibi anıtsal eserlerde benzerlerine rastlanılmayan bir zenginlik gösterir.
Haremlik Avlusu'nun diğer cephelerinde "tandırlık" (mutfak), hamam ve odunluk gibi bölümler bulunur. İslâmda temizliğe verilen önemin neticesinde ortaya çıkan hamamların 3-4 kurnalı, kubbeli, minyatür şadırvanı bulunan soğukluk ve sıcaklık bölümlü ve külhanlı olanlarına rastlamak mümkündür.
Haremlik Avlusu'nun güney cephesindeki yazlık eyvan ve odaların üzerinde, ortada bir eyvan ve yanlarında birer odayla "çardak" kısmı bulunur.
d. Hayat
"Nehıt" tabir edilen düzgün kesme taş döşeli "hayat"ın (avlu) ortasında Urfa evlerinin vazgeçilmez öğesi olan mermer bir havuz, kuyu, "curun" denilen su yalağı, içersinde incir, dut, nar, portakal, kebbat (bir tür turunçgil), annep, zakkum, asma gibi ağaçlardan biri veya birkaçının yeraldığı "çiçeklik" bulunur. Çiçeklik aynı zamanda çöpe atılması günah olan ekmek kırıntılarının silkelendiği yerdir. Avlunun çevresindeki oda duvarlarının dama yakın kısımlarına dikdörtgen nişler şeklinde yapılan ve "kuş takası" diye adlandırılan kuş evlerinde yaşayan kuşlar, çiçeklikteki bu ekmek kırıntılarıyla beslenirler.
Hayat içersinde yer alan kuyular, bazen iki ayrı evin duvarı arasına yerleştirilmiş olup ortak bir şekilde kullanırlar. Haciban Sokak'taki Hacı İmam Demirkol Evi kuyusunda olduğu gibi bazı evlerin kuyularının bilezik ve "dolap" (çıkrık) taşları zengin süslemelidir. Oyuldukları kaya zeminin düzgün çıkmaması halinde birçok kuyunun duvarı büyük bir ustalıkla düzgün kesme taşlarla örülmüş, kuyuya inip çıkmayı sağlamak amacıyla bu taşlara el ve ayakların tutunacağı oyuklar açılmıştır. Yüksekte bulunduğundan kuyu açılarak su elde edilmesi mümkün olmayan bazı mahallelerdeki evlerin su ihtiyaçları Yeni Yol (Büyük Yol)'daki Tırşolar Evi'nde olduğu gibi avlularına açılan sarnıçlara kışın biriktirilen sulardan karşılanmıştır.
e. Hayat'a Bakan Cepheler
Avluyu çevreleyen eyvan ve odaların cepheleri zengin taş süslemelidir. Süslemeler genellikle bitkisel ve geometrik motifli altıgen, sekizgen rozetler halindedir. Avluya bakan oda kapılarının üzerinde duvara gömülmüş yarım daire şeklinde ve kenarları aşağıya sarkan palmet motifleriyle süslü yağmurluklar (Porche), duvarların dama yakın kısımlarında çepeçevre dolaşan ve güneş ışınlarıyla ışık gölge oyunları sağlayan mukarnas frizi, avluyu çevreleyen diğer süsleme elemanlarıdır.
Haremliğin alt katından sokağa pencere açılmaması, evdeki tüm pencerelerin avluya ve eyvanlara açılmasına sebep olmuştur. Urfa evlerinde sokağı gören pencereler "çardak" veya "köşk" denilen, sokağa konsollarla çıkartmalı ikinci kattaki başodalara açılmıştır. Bu pencereler evin dış dünya ile ilişki kurabileceği tek yerdir.
İkinci kattaki odaların avluya bakan cepheleri önünde, sütunlar üzerine oturan ve "gezenek" adı verilen açık geçiş yerleri bulunmaktadır. Avlunun bir kenarında boydan boya uzanan bu sütunlar, 12 Eylül Caddesi 84 numaradaki Kürkçüzâde Halil Hafız Evi, Haciban Sokak 5 numaradaki Hacı İmam Demirkol Evi ve Yorgancı Sokak 16 numaradaki Abdülkadir Hakkari Evi'nde olduğu gibi revak görünümü verirler. Hacibanlar Evi ve Akyüzler Evi'nde olduğu gibi karşılıklı eyvan ve odalar avlunun yan cephe duvarlarındaki taş konsollar üzerine oturan yaklaşık 1 m. genişliğinde bir gezenekle birbirine bağlanmış, zengin süslemeli konsolların aralarına küçük dikdörtgen nişler halinde kuş takaları yerleştirilmiştir. Böylece yalın cephelere oldukça zengin bir mimari hareket kazandırılmıştır.
f. Eyvanlar
Yılın 7 ay gibi büyük bir bölümünün sıcak geçtiği Şanlıurfa'da ev halkı tarafından bütün gün boyunca serin bir mekân olarak kullanılan eyvanlar, bu özelliklerinden dolayı evlerin vazgeçilmez bir unsuru olarak baş köşeyi oluşturmuşlardır. Bundan dolayı, gerek mekân genişliği ve gerekse taş süsleme açısından eyvanlara verilen önem, Urfa evinde odalar dahil hiçbir köşeye verilmemiştir. Bazı evlerde iki yanı taş sekili yazlık eyvanın arka duvarındaki nişe hava cereyanını sağlayan ve yazın serinlik veren, damla bağlantılı, baca şeklinde hava kanalı açılmış; bu kanal dam üzerinde mihrap taşını andıran nişli rüzgarlıkla son bulmuştur. Kuzey veya kuzeybatıya yönlendirilmiş olan bu taşlara çarpan rüzgarın hava kanalından eyvana inerek serinlik vermesi sağlanmıştır. Bu rüzgar taşları, yaz aylarında gece namazları için mihrap görevini de görmektedir.
Bey Kapısı burçlarındaki Mahmûdoğlu Mustafa Ağa haremliği eyvanında olduğu gibi nadir de olsa bazı eyvanlara bölgedeki Artuklu geleneğini sürdüren şadırvanlar yapılmıştır.
Nebo Hacı İmam Efendi Evi, Osman Çiftbudak Evi, Eski Hal karşısındaki sokakta yer alan Parmaksız Şemsi Evi ve Alpan Sokak 5 numaradaki Çubukçular Evi'nde olduğu gibi, kuzey cephedeki yazlık eyvan ve iki yanındaki odalar alt katta değil, dam üzerinde yer almıştır.
Avlunun güney ve kuzeyindeki yazlık ve kışlık eyvanların yanıda Hacı Hafızlar Evi'nde olduğu gibi, bazen doğu veya batı cephede üçüncü bir eyvan dikkati çekmektedir. Hacı Abo Evi'nde olduğu gibi, daha birçok evdeki Selçuklu medreselerini hatırlatan anıtsallığa sahip eyvanların cephe kemerlerinin kilit taşları , şebekeli oyma tekniğinde bitkisel motiflerle süslenmiştir.
g. Odalar
Odalara, kapı eninde ve odanın dar kenarı boyunca uzanan, ayakkabıların çıkarıldığı "gedemeç"ten (pabuçluk) girilir. Gedemeçte çeşitli eşyanın ve su testilerinin yerleştirildiği nişler ile kapının tam karşısında ahşap oymalı raflarla ve küçük ahşap kemerlerle bölümlere ayrılmış fincan türünde küçük ölçüdeki cam eşyaların sergilendiği "göz göz" tabir edilen niş bulunur. Bu nişin altında, ortasından küçük sütunla kemerli iki göze ayrılmış "testilik" yer alır. Odanın esas oturma zemini gedemeçten 20 cm. kadar yüksektedir. Gedemeç ile oturma zemini genellikle ahşap korkuluklarla birbirinden ayrılmıştır. Oda tavanları genellikle çapraz tonozlu olup yüksek ve ferahtır. Bazı evlerin çardaklarında, ortası aynalı, ahşap tekne tavanlara da rastlanılır. Odaların avluya ve eyvana bakan duvarlarında 1Ğ2 oranında basık kemerli üç veya dört "taka" (pencere) yer almaktadır. Dışarıdan "demir cağlı" (demir parmaklıklı) olan bu pencerelerde camekân dışında, iç taraftan açılıp kapanan zengin süslemeli ahşap kepenkler kullanılmıştır. Oda pencerelerinin dama yakın kısmına "ışık takası" adı verilen küçük ölçüde kafa pencereleri yerleştirilmiştir.
Ihlamur ağacından taklik kündekarı tekniğinde yapılmış oyma süslemeli oda kapıları ve pencere kanatları, göstermiş oldukları motif zenginliği bakımında ayrı bir inceleme konusunu teşkil ederler. Oda duvarlarında yer alan ve yatak, sandık ve boy aynası gibi eşyanın konulduğu "camhana" tabir edilen büyük nişler ve kıymetli cam eşyanın sergilendiği "camlı dolap" denilen dolapları çevreleyen pervazlar, zengin ağaç süslemeler, duvarlara asılmış mahalli Hattat Behçet Arabi imzalı hat levhaları dekorasyonu tamamlayan diğer unsurlardır.
Odalarda sergi olarak, ailenin ekonomik durumuna göre halı, kilim, keçe, yer minderi ve sedir kullanılmış; odanın etrafı "sap yastık" denilen duvar yastıklarıyla çevrelenmiştir.
h. Zerzembe, Tandırlık ve Hamam
"Zir-i zemin" sözcüğünden türeyen zerzembe kelimesi, Urfa evlerinde bodrum katta yer alan kiler anlamında kullanılmaktadır. Yer altında bulunan ve üzerinde eyvan ve odaların yer aldığı zerzembeler, serin olduklarından dolayı kışlık erzakların saklandığı depo durumundadır. Çapraz tonozla örtülü bu mekânların tabanlarına yağ, peynir ve pekmez gibi zahire küplerinin oturmasına yarayan yuvarlak çukurlar açılmıştır.
"Tandırlık" tabir edilen mutfaklar; Urfa evlerinde genellikle büyük ölçülerde yapılmıştır. Hz.İbrahim (A.S)'dan geldiğine inanılan Urfalıların misafir sevme geleneği, mutfakların büyük ölçüde ve 7-8 ocaklı olarak yapılmasına sebep olmuştur. İçerisi büyük kazanların konulabileceği ocaklar ve kapların konulacağı raflarla teşkilatlanan mutfakların hayat'a bakan cephelerinin kapı ve pencere üzerleri atlamalı olarak yerleştirilmiş kesme taşların meydana getirdiği küçük pencerelerle teşkilatlandırılmış, bu pencereler, dumanın dışarı atılması konusunda "pıherik" tabir edilen bacaya birer yardımcı unsur olarak düşünülmüştür.
İslâm toplumunda temizliğe verilen önem neticesinde meydana çıkan hamamların, 3-4 kurnalı, kubbeli, minyatür şadırvanı bulunan soğukluk ve sıcaklık bölümlü ve külhanlı olanlarına bazı Urfa evlerinde rastlamak mümkündür.
Evliya Çelebi, seyahatnamesinde Urfa'daki umuma açık hamamlardan bahsettikten sonra 75 adet saray hamamının bulunduğundan söz eder ki, bunlar birer saray güzelliğine sahip olan Urfa evlerinin hamamlarından başkası değildir. Ancak bu hamamlardan günümüze pek az örnek kalabilmiştir. Kelleci Çayı mevkiinde Şahapzâde Bakır'ın Evi ile Halepli Bahçesi'ndeki Sakıp Efendi Konağı'nın hamamları günümüze kadar gelebilmiş güzel örnekler arasında yer alır.
i. Damlar
Urfa evlerinde odalar genellikle çapraz tonoz veya "mertek" (direk) üzerine düz toprak damlıdır. Bazen damların üzeri "nehıt" (düzgün kesme taş) döşelidir.
Çardaktaki odalar genellikle tekne tavanlı olup dıştan "tutya" (çinko) veya kiremit çatılıdır. 12 Eylül Caddesi'ndeki Halil Hafız Evi ve Kunduracı Pazarı'ndaki Ağanlar Evi'nde olduğu gibi bazı tavanlar renkli kalem işi ile süslemelidir.
Damların etrafı zikzak veya boğumlu (lokma) olarak kesilmiş taşların yan yana sıralanmasından oluşan bir korkulukla çevrilidir. "Pıherik"ler (bacalar), daha önce sözünü ettiğimiz eyvanlara hava cereyanını sağlayan namazgah mihrabı şeklindeki dikme taşlar (rüzgarlık) ve çörtenler, damlardaki diğer mimari elemanlardır.
Kaynak: Yrd. Doç .Cihat Kürkçüoğlu, Harran Üniversitesi, "Şanlıurfa Mimari eserlerine Genel Bakış,
Uygarlığın doğduğu şehir Şanlıurfa, Şurkav Yayınları, Tisamat Basımevi, Ankara, 2002