DÖVİZ KURLARI
Döviz Alış Satış
Dolar
Euro
TAZiYELER  + Ekle 
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
GENEL BiLGi KÖŞESi » Mimari » SİVİL MİMARİ
06 Eylül 2009 Pazar Saat 17:58

                                  SİVİL MİMARİ

           Yrd. Doç .Cihat Kürkçüoğlu *

A. SARAYLAR

1. Yazılı Kaynaklarda Geçen Saraylar

Urfa'daki Osrhoene (Edessa) Krallığı sarayları­nın bugünkü Ayn-ı Zeliha ve Halil-ür Rahman göl­lerinin bulunduğu çevrede olduğu ve miladi 201, 413 ve 525 yıllarındaki sel afetlerinden bu sarayla­rın büyük zarar gördüğü tarihçiler tarafından kay­dedilmektedir. Bu sarayların mimari kalıntıları gü­nümüze kadar gelememiştir. Bunlardan Kışlık Saray, Beth Tabara'da (şimdiki kalenin bulunduğu alan), Yazlık Saray ise balıklıgöllerin etrafındaydı.

Urfa'daki sarayların adları hakkında Evliya Çelebi'den önemli bilgiler elde etmekteyiz. Evliya Çelebi: "..... Bağlı, bahçeli, akarsulu, hamamlı büyük sarayları vardır. Meşhurları Tayyar Mehmed Paşa Sarayı, oğlu Ahmet Paşa Sarayı (ki bu zat cömertli­ğiyle tanınmıştır), Paşa Sarayı, Molla Sarayı, Gezerpaşa Sarayı, Celali Kadı Sarayı, Sardoğlu Mustafa Paşa Sarayı ve Ali Paşa Sarayı..." şeklinde Urfa'daki saraylardan bahsetmektedir. Bu saraylar­dan günümüze ulaşan olmamıştır.

Rakka-Urfa valisi Yusuf Paşa h. 1122 (m. 1710) tarihli vakfiyesinde, Yusuf Paşa Camii'nin kuze­yinde "Valiler Sarayı" adında bir saray yaptırdığını kaydetmektedir. Yusuf Paşa'nın yaptırdığını  söy­lediği bu saray, kanaatimize göre bugünkü Sarayönü semtine adını veren ve günümüzden 40-50 yıl öncesine kadar ayakta olan "Eski Saray" olma­lıdır. Elimizde mevcut eski fotograflardan tanıdı­ğımız, Osmanlı döneminde Hükümet Konağı ola­rak kullanılan bu saray, şimdi Harran Üniversitesi Mediko-Sosyal Merkezi'nden Köprübaşı'na doğru uzanmakta ve Saray kapısı ile Hacı Kâmil Köprüsü'ne açılmakta idi.

B. KÖŞKLER VE KONAKLAR

Urfa'da, şehrin ileri gelen ve varlıklı bazı kişileri tarafından genellikle güzel manzaralı mevkilere kü­çük birer saray niteliğinde köşkler ve konaklar yap­tırılmıştır. Ömer Paşa Vakfına ait h. 1194 (m. 1780) tarihli vakfiyeden, Bişar Paşa Konağı adında bir konağın Urfa'da mevcut olduğu anlaşılmaktadır.

Kesme taştan inşa edilen Kürkçüzâde Mahmûd Nedim Efendi Konağı, Osman Efendi Konağı, Ömer Edip Efendi ve Şair Sakıb Efendi Konağı, Hacıkamilzâde Yusuf Ziya Efendi Konağı, Sakıplardan Halil Bey'in Aynalı Köşkü, Urfa'daki konak ve köşk mimarisi örneklerindendir. Ayrıca 1983 yılında yıktırılarak yerine Cebeci İşhanı yaptı­rılan Vali Konağı kesme taşın modern mimariye uygulanışını temsil eden ilk örnek binalardan ol­ması nedeniyle önem taşımaktaydı.

1. Mahmûd Nedim Efendi Konağı

Atatürk Mahallesi'ndeki Kehriz Sokak ile Hastane Caddesi arasına Kürkçüzâde Mahmûd Nedim Efendi tarafından 1903 yılında yaptırılmış­tır. Avrupa mimarisi ile geleneksel Urfa evi mima­risinin kaynaştığı bir özelliğe sahip olan ve oldukça geniş bir alana yayılan konak, haremlik ve selamlık bölümlerindeki yapılardan meydana gelmiştir. Haremlik bölümünü oluşturan kesme taştan iki katlı yapının doğuya bakan esas cephesi ortada bir eyvan ve zarif sütunlarla teşkilatlandırılmış ; bu cephenin iki yanına eyvandan öne taşan bir görü­nüm verilmiştir. Doğu cepheye nazaran daha az ha­reketli olan batı cephede dikdörtgen ve elips pence­reler ile ortasından ince sütunlarla  ayrılmış, eyvan fonksiyonu gören üç gözlü büyük bir pencere bu­lunur.

2. Küçük Hacı Mustafa  Hacıkâmiloğlu Konağı  (Vilâyet  Konukevi)

Şanlıurfa merkezinde, Vali Fuat Bey Caddesi'nin (Büyükyol) Halil-ür Rahman Gölü'ne yakın kesi­minde Selahaddin Eyyûbi Camii'nin batısındadır. Bu konak, emekli valilerden Cemal Mirkelam-oğlu'nun varislerini temsilen sağladığı maddi ve manevi fedakarlık neticesinde Şanlıurfa Valiliği'nce İl Özel İdaresi adına 1991 yılında satın alınarak restore edilmiştir.

Bu tarihi konak 19. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiştir (1890 yılları). Haremlik ve selamlık bö­lümleri vardır. Konakta inşaat malzemesi olarak ünlü "Urfa Taşı" kullanılmıştır.

İki katlı selamlık bölümüne kuzey cephedeki so­kak kapısından girilmektedir. Selamlık bölümünün zemin katında develik, bir tuvalet ve hizmetçi oda­ları yer alır. Erkek misafirlere ayrılmış olan ikinci kat, odalarla teşkilatlandırılmıştır. İkinci katın ku­zeye bakan cephesinde ortası sütunla iki göze ay­rılmış eyvan fonksiyonunu gören iki mekân bulu­nur. Güney cephenin ortasında yer alan benzer ey­vanın döşeme kısmı merdivenle teşkilatlandırıldı­ğından burası dekoratif bir fonksiyona kavuşmuş­tur. Selamlığın güneyinden haremlik kısmına ge­çilmektedir.

Konağın haremlik bölümü, selamlığın aksine modern mimarinin çizgilerinden tamamen sıyrıla­rak geleneksel biçimde inşa edilmiştir. Bu bölüm­deki mekânlar geleneksel bir Urfa Evin'in vazge­çilmez ögesi olan, havuzlu bir 'hayat'ın (avlu) çev­resinde yer almıştır. Hayat'ın doğu cephesinde ön tarafı 'gezenek'li (balkon) iki oda ve bunların bod­rum katında 'zerzembe' (kiler) yer alır.  'Tandırlık' hayatın güneydoğu köşesindedir.

Hayatın güney cephesi revaklı olup bu cephede altta ve üstte olmak üzere birer oda, orta kısımda bir sarnıç bulunmaktadır. Batı cephede haremliğin sokağa açılan kapısı, iki yanında birer tuvalet ve duvar üzerinde ortadan bir sütunla iki göze ayrıl­mış 'kuş takası' (kuş evi) bulunmaktadır.

3. Sakıb'ın   Köşkü

1796-1876 yılları arasında yaşayan Şair Sakıp Efendi tarafından yaptırılan bu konak, Halepli Bahçe içerisinde bulunur. Nedim Efendi Konağı gibi haremlik ve selâmlık bölümlü olarak geniş bir alanı kaplar. 1985 yılında Şanlıurfa Belediyesi tara­fından onarılmıştır. Halen Park ve Bahçeler Müdürlüğü olarak kullanılan iki katlı konak, doğu batı istikametinde dikdörtgen planlıdır. Alt katta kuzey cephede ortada beşik tonozlu büyük bir ey­van ve yanlarında birer oda yer alır. Çatıyla örtülü ikinci katın ön tarafı, ortası sütunlu iki kemerle ge­zenek olarak teşkilatlandırılmış ve yanlara odalar yerleştirilmiştir. İkinci katın doğusunda yer alan odanın duvarlarını Sakıp Efendi'nin mavi boyalı ahşap üzerine  ta'lik hattıyla yazılmış h. 1263 (m. 1845) tarihli şiiri dolaşır. Konağın da bu tarihte ya­pıldığı tahmin edilmektedir. Konak avlusunun batı­sında soğukluk, sıcaklık ve külhan bölümleri olan küçük bir hamam bulunur.

C- GELENEKSEL ŞANLIURFA EVLERİ

1. Şanlıurfa Evlerinin Bölümleri ve Genel Özellikleri

a. Sokaklar

Dar ve yüksek duvarlı sokaklar, sokağa taşkın çıkmalı ikinci kat odalarıyla (çardak-köşk),  soğuk demir işçiliğinin ürünü olan stilize bitkisel süsle­meli pencere kafesleriyle,  "Kabaltı" denilen ve so­kağın 5-10 metrelik bir bölümün örten beşik to­nozlu kapalı kısımlarıyla, "Tetırbe" tabir edilen çıkmazlarıyla, meydanlarıyla ve bazalt taş (karadaş) döşemeli yollarıyla bölgeye özgü bir görünüm ve­rirler.

Yusuf Paşa Mahallesi Vezir Hamamı doğusun­daki Zincirli Sokak ile Yıldız Meydanı'nın kuzey­doğusundaki  Yorgancı Sokak, bütün bu özellikleri üzerlerinde taşıyan en güzel sokak örneklerinden­dir. Sultan Hamamı'ndan Kale Boynu'na çıkan Hacı Abo Yokuşu üzerindeki meşhur Hacı Abo Kabaltısı, çok sayıdaki kabaltıların en uzunudur. Horoz Tetirbesi, Reji Tetirbesi, Bekmez Tetirbesi, Urfa'nın en uzun çıkmaz sokağı olan ancak bugün yıkılmış bulunan Molla Ali Tetirbesi, çıkmaz sokak­ların başlıcalarındandır. Su Meydanı, Bidik Mey-danı, Karpuz Meydanı, Hokka Meydanı, Bıçakcı Meydanı, Ellisekiz Meydanı, Türk Meydanı gibi meydanlar, sokakları birbirine bağlayan önemli kavşak noktalarıdır.

b. Sokak Kapıları

Oldukça görkemli olarak planlanmış sokak kapı­ları, malzeme yönünden tahta, tutya (çinko) kapla­malı tahta olmak üzere iki gruba; şekil yönünden ise "tek çenetli" (bir kanatlı), "çift çenetli" ve "enikli" (büyük kapı içersine yerleştirilen küçük kapılı) ol­mak üzere üç ana gruba  ayrılır. Bu kapıların üzer­lerine iri yuvarlak başlı kabara çivilerle ay-yıldız motifleri yapılmış, sanat değeri taşıyan  el emeği ürünü çeşitli şekillerde tokmaklar yerleştirilmiştir. Kapı arkasındaki yan duvarlardan biri içersine yer­leştirilen ve "zormak" (zoğnak) denilen ağaç "süre­cek"lerle kapı emniyeti sağlanmıştır.

Sokak kapılarının alınlıklarında zengin taş süs­lemelere yer verilmiştir. Alınlıklarda genellikle üst sırada yatay durumda ve kapı genişliğinde bir mu­karnas frizi, bunun altında ortada kitabe, sağında ve solunda geometrik motifli sekizgen rozetler bu­lunur.

c. Selamlık ve Haremlik Bölümleri

Urfa evleri genellikle haremlik ve "oda" denilen selâmlık kısmı olmak üzere iki bölümden oluşurlar. Bazen bu iki bölüm, aralarından bir duvarla ayrıl­mış ve sokak tarafından ayrı birer kapıları olan müstakil iki ev görünümünü verdikleri gibi, bazen de tek kapıyla girilen selâmlık bölümünden sonra ikinci bir kapıyla haremlik bölümüne geçilen bir plan gösterirler.

Eve gelen erkek konukların ilk olarak ağırlan­dıkları selamlık bölümünde küçük bir "hayat" (avlu), bir veya iki oda, eyvan, konukların hayvan­larının barınacağı büyük bir "develik" (ahır) ve tu­valet bulunur. Bitişiğindeki haremlik avlusunun ve buradaki kadınların görülebileceği endişesiyle ge­nellikle selamlığın üzerine ikinci bir kat yapılma­mıştır. Yapılmış olsa dahi bu kat haremliğe ait olup geçişi de haremliktendir.

Ev halkının oturduğu evin esas kısmını oluştu­ran haremlik bölümü, selamlığa nazaran daha bü­yükçe ve teşkilatlıdır.

Haremlik Avlusu'nun kuzey tarafında cephesi güneye bakan "kışlık eyvan" ve iki yanında "kış oturacağı" denilen birer oda, güney tarafında ise bunun simetrisi durumunda cephesi kuzeye bakan "yazlık eyvan" ve iki yanında "yaz oturacağı" odalar bulunur. Eyvan ve odalar bazen yerden 1-1.5 m. yükseklikte olup alt kısımlarında "zerzembe" (zir-i zemin sözcüğünden türemiştir) denilen kiler oda­ları yer alır.

Urfa evlerinde odalara kapı eninde ve odanın dar kenarı boyunca uzanan, ayakkabıların çıkarı­dığı "gedemeç"ten (pabuçluk) girilir. Odanın esas oturma zemini geremeçten 20 cm. yüksekte yer al­maktadır. Zengin süslemeli ahşapla kaplanmış olan oda duvarları, camlı dolaplar ve "camhâne" (aynalık-yüklük) denilen nişlerle teşkilatlandırıl­mıştır. Ihlamur ağacından taklit kündekari tekni­ğinde yapılmış oyma süslemeli oda kapıları ve pen­cere kanatları ayrı bir inceleme konusu teşkil edebi­lecek kadar motif zenginliğine sahiptirler. Ahşap süslemenin zenginliği yanında evlerin avluya ba­kan cephelerindeki taş işçiliği de Urfa'daki cami, han, hamam, medrese gibi anıtsal eserlerde benzer­lerine rastlanılmayan bir zenginlik gösterir.

Haremlik Avlusu'nun diğer cephelerinde "tan­dırlık" (mutfak), hamam ve odunluk gibi bölümler bulunur. İslâmda temizliğe verilen önemin netice­sinde ortaya çıkan hamamların 3-4 kurnalı, kubbeli, minyatür şadırvanı bulunan soğukluk ve sıcaklık bölümlü ve külhanlı olanlarına rastlamak müm­kündür.

Haremlik Avlusu'nun güney cephesindeki yaz­lık eyvan ve odaların üzerinde, ortada bir eyvan ve yanlarında birer odayla "çardak" kısmı bulunur.

d. Hayat

"Nehıt" tabir edilen düzgün kesme taş döşeli "hayat"ın (avlu) ortasında Urfa evlerinin vazgeçil­mez öğesi olan mermer bir havuz, kuyu, "curun" denilen su yalağı, içersinde incir, dut, nar, portakal, kebbat (bir tür turunçgil), annep, zakkum, asma gibi ağaçlardan biri veya birkaçının yeraldığı "çiçek­lik" bulunur. Çiçeklik aynı zamanda çöpe atılması günah olan ekmek kırıntılarının silkelen­diği yerdir. Avlunun çevresindeki oda duvarlarının dama yakın kısımlarına dikdörtgen nişler şeklinde yapılan ve "kuş takası" diye adlandırılan kuş evle­rinde yaşayan kuşlar, çiçeklikteki bu ekmek kırıntı­larıyla beslenirler.

Hayat içersinde yer alan kuyular, bazen iki ayrı evin duvarı arasına yerleştirilmiş olup ortak bir şe­kilde kullanırlar. Haciban Sokak'taki Hacı İmam Demirkol Evi kuyusunda olduğu gibi bazı evlerin kuyularının bilezik ve "dolap" (çıkrık) taşları zengin süslemelidir. Oyuldukları kaya zeminin düzgün çıkmaması halinde birçok kuyunun duvarı büyük bir ustalıkla düzgün kesme taşlarla örülmüş, ku­yuya inip çıkmayı sağlamak amacıyla bu taşlara el ve ayakların tutunacağı oyuklar açılmıştır. Yüksekte bulunduğundan  kuyu açılarak su elde edilmesi mümkün olmayan bazı mahallelerdeki evlerin su ihtiyaçları Yeni Yol (Büyük Yol)'daki Tırşolar Evi'nde olduğu gibi avlularına açılan sar­nıçlara kışın biriktirilen sulardan karşılanmıştır.

e. Hayat'a Bakan Cepheler

Avluyu çevreleyen eyvan ve odaların cepheleri zengin taş süslemelidir. Süslemeler genellikle bitki­sel ve geometrik motifli altıgen, sekizgen rozetler halindedir. Avluya bakan oda kapılarının üzerinde duvara gömülmüş yarım daire şeklinde ve kenar­ları aşağıya sarkan palmet motifleriyle süslü yağmur­luklar (Porche), duvarların dama yakın kısımla­rında çepeçevre dolaşan  ve güneş ışınlarıyla ışık gölge oyunları sağlayan mukarnas frizi, avluyu çevreleyen diğer süsleme elemanlarıdır.

Haremliğin alt katından  sokağa pencere açıl­maması, evdeki tüm pencerelerin avluya ve eyvan­lara açılmasına sebep olmuştur. Urfa evlerinde so­kağı gören pencereler "çardak" veya "köşk" denilen, sokağa konsollarla çıkartmalı ikinci kattaki başoda­lara açılmıştır. Bu pencereler evin dış dünya ile ilişki kurabileceği tek yerdir.

İkinci kattaki odaların avluya bakan cepheleri önünde, sütunlar üzerine oturan ve "gezenek" adı verilen açık geçiş yerleri bulunmaktadır. Avlunun bir kenarında boydan boya uzanan bu sütunlar, 12 Eylül Caddesi 84 numaradaki Kürkçüzâde Halil Hafız Evi, Haciban Sokak 5 numaradaki Hacı İmam Demirkol Evi ve Yorgancı Sokak 16 numaradaki Abdülkadir Hakkari Evi'nde olduğu gibi revak gö­rünümü verirler. Hacibanlar Evi ve Akyüzler Evi'nde olduğu gibi karşılıklı eyvan ve odalar avlu­nun yan cephe duvarlarındaki taş konsollar üzerine oturan yaklaşık 1 m. genişliğinde bir gezenekle birbirine bağlanmış, zengin süslemeli konsolların aralarına küçük dikdörtgen nişler halinde kuş taka­ları yerleştirilmiştir. Böylece yalın cephelere ol­dukça zengin bir mimari hareket kazandırılmıştır.

f. Eyvanlar

Yılın 7 ay gibi büyük bir bölümünün sıcak geç­tiği Şanlıurfa'da ev halkı tarafından bütün gün bo­yunca serin bir mekân olarak kullanılan eyvanlar, bu özelliklerinden dolayı evlerin vazgeçilmez bir unsuru olarak baş köşeyi oluşturmuşlardır. Bundan dolayı, gerek mekân genişliği ve gerekse taş süs­leme açısından eyvanlara verilen önem, Urfa evinde odalar dahil hiçbir köşeye verilmemiştir. Bazı ev­lerde iki yanı taş sekili yazlık eyvanın arka duva­rındaki nişe hava cereyanını sağlayan  ve yazın se­rinlik veren, damla bağlantılı, baca şeklinde hava kanalı açılmış; bu kanal  dam üzerinde mihrap ta­şını andıran nişli rüzgarlıkla son bulmuştur. Kuzey veya kuzeybatıya yönlendirilmiş olan bu taşlara çarpan rüzgarın hava kanalından eyvana inerek se­rinlik vermesi sağlanmıştır. Bu rüzgar taşları, yaz aylarında gece namazları için mihrap görevini de görmektedir.

Bey Kapısı burçlarındaki Mahmûdoğlu Mustafa Ağa haremliği eyvanında olduğu gibi nadir de olsa bazı eyvanlara bölgedeki Artuklu geleneğini sürdü­ren şadırvanlar yapılmıştır.

Nebo Hacı İmam Efendi Evi, Osman Çiftbudak Evi, Eski Hal karşısındaki sokakta yer alan Parmaksız Şemsi Evi ve Alpan Sokak 5 numaradaki Çubukçular Evi'nde olduğu gibi, kuzey cephedeki yazlık eyvan ve iki yanındaki odalar alt katta değil, dam üzerinde yer almıştır.

Avlunun güney ve kuzeyindeki yazlık ve kışlık eyvanların yanıda Hacı Hafızlar Evi'nde olduğu gibi, bazen doğu veya batı cephede üçüncü bir ey­van dikkati çekmektedir. Hacı Abo Evi'nde olduğu gibi, daha birçok evdeki Selçuklu medreselerini ha­tırlatan anıtsallığa sahip eyvanların cephe kemerle­rinin kilit taşları , şebekeli oyma tekniğinde bitkisel motiflerle süslenmiştir.

g. Odalar

Odalara, kapı eninde  ve odanın dar kenarı bo­yunca uzanan, ayakkabıların çıkarıldığı "gede­meç"ten (pabuçluk) girilir. Gedemeçte çeşitli eşya­nın ve su testilerinin yerleştirildiği nişler ile kapının tam karşısında ahşap oymalı raflarla ve küçük ah­şap kemerlerle bölümlere ayrılmış fincan türünde küçük ölçüdeki cam eşyaların sergilendiği "göz göz" tabir edilen niş bulunur. Bu nişin altında, orta­sından küçük sütunla kemerli iki göze ayrılmış "tes­tilik" yer alır. Odanın esas oturma zemini gedemeç­ten 20 cm. kadar yüksektedir. Gedemeç ile oturma zemini genellikle ahşap korkuluklarla birbirinden ayrılmıştır. Oda tavanları genellikle çapraz tonozlu olup yüksek ve ferahtır. Bazı evlerin çardaklarında, ortası aynalı, ahşap tekne tavanlara da rastlanılır. Odaların avluya ve eyvana bakan duvarlarında 1Ğ2 oranında basık kemerli üç veya dört "taka" (pencere) yer almaktadır. Dışarıdan "demir cağlı" (demir parmaklıklı) olan bu pencerelerde camekân dışında, iç taraftan açılıp kapanan zengin süslemeli ahşap kepenkler kullanılmıştır. Oda pencerelerinin dama yakın kısmına "ışık takası" adı verilen küçük ölçüde kafa pencereleri yerleştirilmiştir.

Ihlamur ağacından taklik kündekarı tekniğinde yapılmış oyma süslemeli oda kapıları ve pencere kanatları, göstermiş oldukları motif zenginliği ba­kımında ayrı bir inceleme konusunu teşkil ederler. Oda duvarlarında yer alan ve yatak, sandık ve boy aynası gibi eşyanın konulduğu "camhana" tabir edilen büyük nişler ve kıymetli cam eşyanın sergi­lendiği "camlı dolap" denilen dolapları çevreleyen pervazlar, zengin ağaç süslemeler, duvarlara asıl­mış mahalli Hattat Behçet Arabi  imzalı hat levha­ları dekorasyonu tamamlayan diğer unsurlardır.

Odalarda sergi olarak, ailenin ekonomik duru­muna göre halı, kilim, keçe, yer minderi ve sedir kullanılmış; odanın etrafı "sap yastık" denilen du­var yastıklarıyla çevrelenmiştir.

h. Zerzembe, Tandırlık ve Hamam

"Zir-i zemin" sözcüğünden türeyen zerzembe kelimesi, Urfa evlerinde bodrum katta yer alan kiler anlamında kullanılmaktadır. Yer altında bulunan ve üzerinde eyvan ve odaların yer aldığı zerzembe­ler, serin olduklarından dolayı kışlık erzakların sak­landığı depo durumundadır. Çapraz tonozla örtülü bu mekânların tabanlarına yağ, peynir ve pekmez gibi zahire küplerinin oturmasına yarayan yuvarlak çukurlar açılmıştır.

"Tandırlık" tabir edilen mutfaklar; Urfa evle­rinde genellikle büyük ölçülerde yapılmıştır. Hz.İbrahim (A.S)'dan geldiğine inanılan Urfalıların misafir sevme geleneği, mutfakların büyük ölçüde ve 7-8 ocaklı olarak yapılmasına sebep olmuştur. İçerisi büyük kazanların konulabileceği ocaklar ve kapların konulacağı raflarla teşkilatlanan mutfakla­rın hayat'a bakan cephelerinin kapı ve pencere üzerleri atlamalı olarak yerleştirilmiş kesme taşların meydana getirdiği küçük pencerelerle teşkilatlandı­rılmış, bu pencereler, dumanın dışarı atılması ko­nusunda  "pıherik" tabir edilen bacaya birer yar­dımcı unsur olarak düşünülmüştür.

İslâm toplumunda temizliğe verilen önem neti­cesinde meydana çıkan hamamların, 3-4 kurnalı, kubbeli, minyatür şadırvanı bulunan soğukluk ve sıcaklık bölümlü ve külhanlı olanlarına bazı Urfa evlerinde rastlamak mümkündür.

Evliya Çelebi, seyahatnamesinde Urfa'daki umuma açık hamamlardan bahsettikten sonra 75 adet saray hamamının bulunduğundan söz eder ki, bunlar birer saray güzelliğine sahip olan Urfa evle­rinin hamamlarından başkası değildir. Ancak bu hamamlardan günümüze pek az örnek kalabilmiş­tir. Kelleci Çayı mevkiinde Şahapzâde Bakır'ın Evi ile Halepli Bahçesi'ndeki Sakıp Efendi Konağı'nın hamamları günümüze kadar gelebilmiş güzel ör­nekler arasında yer alır.

i. Damlar

Urfa evlerinde odalar genellikle çapraz tonoz veya "mertek" (direk) üzerine düz toprak damlıdır. Bazen damların üzeri "nehıt" (düzgün kesme taş) döşelidir.

Çardaktaki odalar genellikle tekne tavanlı olup dıştan "tutya" (çinko) veya kiremit çatılıdır. 12 Eylül Caddesi'ndeki Halil Hafız Evi ve Kunduracı Pazarı'ndaki Ağanlar Evi'nde olduğu gibi bazı ta­vanlar renkli kalem işi ile süslemelidir.

Damların etrafı zikzak veya boğumlu (lokma) olarak kesilmiş  taşların yan yana sıralanmasından oluşan bir korkulukla çevrilidir. "Pıherik"ler (bacalar), daha önce sözünü ettiğimiz eyvanlara hava cereyanını sağlayan namazgah mihrabı şek­lindeki dikme taşlar (rüzgarlık) ve çörtenler, dam­lardaki diğer mimari elemanlardır.

Kaynak: Yrd. Doç .Cihat Kürkçüoğlu, Harran Üniversitesi, "Şanlıurfa Mimari eserlerine Genel Bakış,

Uygarlığın doğduğu şehir Şanlıurfa, Şurkav Yayınları, Tisamat Basımevi, Ankara, 2002

Şu An Sitede
Kişi Online
DÜNÜN MANŞETLERi
SEFERLER  + Ekle 
ETKiNLiK  + Ekle 
ARŞİVDE ARA
ÇOK OKUNANLAR
ÜYELİK
Genel İçerikler