HALAY
Abuzer Akbıyık
Davul sesine, zılgıt sesi karışır
Yüreklere kor düşer, yanar ha yanar
Çocuk genç yaşlı, hep el ele tutuşur
Oynar Şanlıurfalım, oynar ha oynar
Zurna ağırdan çalarken, Hasan Dağı
Kalpler birleşir, olur sevgi yumağı
Eller bir dantel gibi örerken ağı
Gönüller aşka gelir, kaynar ha kaynar
Eli kulakta dertli bir hoyrat söyler
Nemlenir gözler, içine hüzün çöker
Kimi gözyaşı döker kimi ah çeker
Söyler yanık türküyü, söyler ha söyler
“Urfa bir yana düşer zülüf gerdana
Bu nasıl baş bağlamak her gül bir yana”
Düz'de güler, kımılda başlar şivana
Ağlar kendinden geçer, ağlar ha ağlar
Elinde ipek mendil, kırmızı beyaz
Kah oturur kah kalkar, yoruldum demez
Davucunun önünde titrer titremez
Duygular bir sel olur, taşar ha taşar
Eller havada, dört abide misali
Değnek oynu vakar ciddiyet timsali
Yiğittir merttir yoktur eşi emsali
Cengi harbi’de coşar, coşar ha coşar